TAB

17 Temmuz 2013 Çarşamba

Vakıf / Isaac Asimov

Kitap: Vakıf  
Yazar: Isaac Asimov
Orijinal adı: Foundation
Yayıncı: İthaki Yayınları
Tür: Bilim Kurgu,Hard sci-fi
Sayfa Sayısı: 345
Puanım: 9

Vakıf Serisinin kronolojik sırası ve Asimov'un önerdiği okuma sırasına göre üçüncü ama, Asimov'un yazdığı ilk Vakıf Serisi kitabı olma özelliğini taşıyan Vakıf, en az ilk 2 kitap kadar entrika bir o kadar da bilim ve kurgu kokuyor. Heyecanını 3 kitaptır korumayı başaran Asimov bu kitabında motto olarak: 
"Şiddet, beceriksizlerin başvurduğu son çaredir (Violence is the last refuge of the incompetent)" i seçmiş. Seçmekle de kalmamış kitabın en derinine işleyip, her köşesinde kullanmış. Açıkcası ben bundan çok etkilendim. İnsanın en ilkel dürtüsünü kontrol etmesiyle gelişmişliği arasında doğru orantı kurmuş Asimov. Bunu hızla yapmamış bunu kısaca ama zaman olarak tam 200 yıl yani 2 asıra yaymış. 


Kitapla ilgili başka bir yorumum da kitabın kapak resmiyle ilgili. Yukarı da verilen fotoğraftaki kitaptan okudum Vakıf'ı (2. Baskı, İthaki Yayınları, 2006, İstanbul). Kitabın kapağında bir koltukta oturan yaşlıca bir adam var. Bu adam mavi-mor bir ışığın içinde görünüyor. Kitabın içindeki iki bölümün sonunda da bu görüntüyü anımsatacak kitap. Bu yüzden o kısımlara geldiğimde defalarca dönüp kapağına bakma hissi uyandırdı bende. Bu nam-ı değer Vakıf'ımızın kurucusu Hari Seldon'dan başkası değil. Eğer ilk iki kitabı okursak, bunu tahmin etmek de zor bir şey değil zaten. Yine de belirtmeden geçemedim. Sanırım ben de bu böyle bir görüntüyü kapak görüntüsü seçerdim. Tam da Hari Seldon'un tekerlekli sandalyede oturmuş elinde kitap olan bir görüntüyü seçerdim. Tabi tekerlekli sandalye öyle bildiklerimizden değil. 

Bu sefer kitabın içeriğine değinsem bile, kitabın kritik noktalarıyla ilgili bir şey demeden, pek spoiler vermeden yazmaya çalışacağım. Yani kitabı okumayı planlayanlar bu yazım diğer Vakıf Serisi kitapları hakkında yazdığım yazıların aksine, eğer isterseniz okuyabileceğiniz bir yazı olarak devam edecek. (Yine de uyarmadı demeyin; kitaptan içerikler var, fakat kitabın heyecanını yitirmenize sebep olacak bir içerik yok.)

Sevgili Asimov kitabımızı 4 parçaya bölmüş. Bu 4 bölümün ilki ikinci kitaptan 2 yıl öncesiyle başlıyor, ikincisi ise 50 yıl sonrasına geçiyor direkt, üçüncüsü o 50 yıldan 30 yıl sonrasıyla devam ediyor. Son bölüm bittiğinde ise kitabın başından sonu 200 yıllık bir zaman dilimine ulaşıyor. Bana göre bu 345 sayfalık bir roman için şaşırtıcı bir olay. Öyle ki günümüzde 1 gün için bin küsür sayfa kitap yazan insanlar yazarlar mevcut. Hangisi daha hoş bilemiyorum (henüz o tarz bir kitap okumadım çünkü) ama tarz farkının bazı şeyleri okuyucu bazı şeyleri de yazar için zorlaştırdığını düşünüyorum. Asimov'un kitabında sabit kalan tek kahraman Hari Seldon mesela. Ama o da ölü. Kitabın baş kahramanı görünür de yok. Adı var. Bazen kriz sonrasında görüntüleri var. Onun dışında insan oğlunun ömrü o zaman bile 200 yıl olmadığından kadro sürekli değişim içinde. Bu yüzden okurların kadroyu anımsamaları işi biraz zorlaştırıyor. İsim-karakter karışıklığı olabiliyor. Özellikle 4. bölüm olan tüccar prensler bölümünde başıma bu geldi. Çünkü kadro aniden değişti. Yine de alışması zor olmadı fakat insan ilk olarak bir isimleri birbirine sokuyor. 

Serinin 3. kitabı olan Vakıf için diğer kitaplardan farklı olarak diyebileceğim bir husus da, dini ele alış şeklidir. Bu alış şeklinden dolayı kitapların neden yeterince baskısı olmadığını ve onları sahaflarda aramak zorunda kaldığımızı bence anlayabiliyoruz. Gerek dilindeki basitçe kaleme alınmış netlik, gerek  bu konudaki cüretkar kurguları, kitabı okurken bana sürekli "bu adam üzerinde yaşadığı bu gezegende, nasıl oldu da bunu düşünebildi, dahası nasıl oldu da bu düşüncelerini bu kadar kayıtsızca ve sıradanmış gibi yazabildi " diye düşündürttü.  Çünkü düşüncelerini aktarırken başka bir dünyada yaşarmışcasına, bu dünyadan haberi yok gibi kullandığı o kalemin, size açtığı pencereden bu dünyaya ilişkin benzetmeler yakalamaya çalışırken buluyor insan kendini. Yıllar öncesiyle yıllar sonrasını bir iğne iplikle birbirine bağlayıp, bir kısır döndü yaratmasını bekliyordum ben en son. Tabi öyle bile yapacak olsa şuan haberim yok. Daha önümde tam 4 Vakıf kitabı daha duruyor.

İlk olarak dini ele alan Asimov, sonra ticareti ön plana çıkarıyor bu kitapta. Bilimin sahip olduğu değerse neyi ön plana çıkarırsa çıkarsın hiçbir şeyden geri kalmıyor. Nükleerin gücünü sıklıkla kullanan Asimov'un, kitabın son kısmında en çok kullandığı motto da bunun üzerine kurulu.
: Silahın kendisini tutana doğrultulabilemeyeceğini kimse garanti edemez.
Hatta bunu kitabın 312. sayfasında şu şekilde ifade etmiş:
 "İnanç ve duygulara dayanan herhangi bir dogma başkaları üzerinde kullanılırken bile tehlike doğuracak bir silahtır, çünkü bu silahın kullanıcısına çevrilmeyeceği asla garanti edilemez." 
(“Now any dogma, based primarily on faith and emotionalism, is a dangerous weapon to use on others, since it is almost impossible to guarantee that the weapon will never be turned on the user.”)

Daha sonra bunu teknoloji içinde kullanmayı da başaran bir öyküyle kitabın kapanışını yapıyor Asimov. Dini ne yapmış, teknolojiyi nasıl kullanmış onu büyük ustanın eserinden öğrenmeniz en güzeli diye düşünerek Vakıf kitabı hakkındaki yazıma burada son veriyorum.  
Umarım biraz olsun Asimov aşkınızı kabartabilmişimdir. 

İyi okumalar
Sevgiler 
png


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder