TAB

10 Ekim 2013 Perşembe

Vakıf'ın Sınırı / Isaac Asimov

Kitap: Vakıf'ın Sınırı
Yazar: Isaac ASIMOV
Orijinal adı: Foundation's Edge
Yayıncı: İthaki Yayınları
Tür: Bilim Kurgu, Sci-Fi
Sayfa Sayısı: 636
Puanım: 9

Vakıf Serisi'nin altıncı kitabı olan Vakıf'ın Sınırı yeniden ve bambaşka bir senaryoyla karşımızda bu kitapta da. Kitap yine Vakıflar arasındaki olaylarla başlarken giderek bambaşka bir hale bürünüyor. Kitabın sonuna doğru ani U dönüşleri olduğundan bazen olaylarla ilgili tereddütler yaşadım ben okurken. O yüzden sonlarına doğru daha sakin kafayla okumanızı önerebilirim.


Kitabın konusundan birazcık bahsetmek gerekirse kitabın ana karakteri her zamanki gibi net bir şekilde baskın bir karakter değil. Yine de bu kişinin Golan Trevize olduğunu söyleyebilirim. Baştan sona kadar herkesin içten içe bir efsane ve keşfedilmemiş yetenek olduğunu düşündüğü Trevize insanların düşüncelerini kanıtlayacak çok da önemli işler çevirmiyor aslında kitapta. Hatta bana göre yaptığı en farklı şey de merak etmek ve hislerinin peşinden gitmek, gerçekleri ve kararlarını sorgulamak. Özetle düşünen aktif beyinli bir insan olmak. Bu bize çok normal bir insani özellik gibi görünse de kitap biraz sorgulayan insan olmanın önemini sorgulamamızı istemiş sanırım. Biz bile sıklıkla sorguladığımızı zannettiğimizde dahi pek de sorgulamayan, olduğu gibi kabul eden yaratıklar haline dönüşmeye başladık. Her neyse kitabın konusuna geri dönecek olursak; Trevize 1. Vakıf encümenin bir üyesidir. Diğer üyelerden farkı 2. Vakıf'ın aslında hâlâ bir yerlerde var olduğu fikrine sahip olmasıdır. Bu konu hakkında kanıtları yoktur.Sadece hislerine bakarak böyle bir ihtimalin varlığını göz önünde bulundurur. Bunu en yakın arkadaşı olan Munn Li Compor'un bu düşüncesini Encümen başkanına ispiyonuyla roman gerilim ve macera akışını fişekliyor. Bana göre roman tam da bu noktada başlıyor. Trevize hapis ve encümenlikten atılmak yerine bir biyologla (Janov Pelorat) birlikte "gizli sürgün" imajlı bir uzay yolculuğuna çıkmaya mecbur bırakılıyor. Yolculukta görünen hedef insanların galaksilere yayılmadan önceki yerleştikleri tek dünya olan gezegeni başka bir deyişle Arz'ı bulmak. Pelorat da bu konuya kendini adayan bir bilim insanı. Bunu sürgünü planlarken Vakıf başkanı Branno aslında başka planlar da yapıyor. Bu planlar da gayet zekice belirlenmiş ve adeta bir taşta kuş katliyamı yapmasına yardım edebilecek planlar. Spoiler vermeden devam edecek olursam Trevize'ı tamamen paratoner olarak kullanarak bir çok şeyi açıklığa kavuşturabilecek bir plan var ortada. Bütün bunlar yaşanırken aniden hiç tahmin etmediğiniz bir noktaya vardırıyor Asimov okurlarını. Efsanelerin gerçekliklerini de sorgulamamız gerektiğine dair bir mesaj olduğunu düşünüyorum ki roman serisi boyunca bir çok efsane aslında doğru çıktı kitapta ele alınan.
Gel zaman git zaman bütün kahramanlarımız Gaia'ya vardı.Öykünün içeriğine bu noktadan sonra çok da değinmek istemiyorum. Gaia'ya kısaca değinmek istiyorum. Bu Gaia aslında Asimov'un sıfırdan kendisinin yarattığı bir şey değil. James Lovelock tarafından öne atılmış Dünya ile ilgili bir hipotez aslında bu Gaia. Bunun hakkında bir fikriniz olması için kitabı bitirdiğinizde okuyabileceğiniz bir yazı da yazmayı planlıyorum. Bu yazı aynı zamanda serinin son kitabı olan Vakıf ve Dünya adlı kitaba başlamadan önce de hoş bir ön bilgi olabilir gibi geliyor. (Yazdım efenim buyrun bir tık ötenizde: Gaia Hipotezi / Teorisi )

Kitapla ilgili çok da diğer Asimov kitaplarına dediğim şeyden farklı bir şey bulamıyorum demek için. Çok güzeldi bir solukta bitti. Serinin son kitabına da bu yazıyı yazmadan evvel başladım bu sefer. O da diğer Asimov gibi heyecanlı bir başla başladı diyerek şimdiden sizi heyecanlı bir bekleyiş içinde bırakabilirim.

Yeni yansımalarda görüşmek üzere...

png




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder